DUYURU

Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Uğur Dündar’ın 30 Ağustos Zaferi’nin 101. Yılında Yaptığı Konuşma

Son Güncellenme Tarihi: 30 Ağustos 2023 Çarşamba 10:26

Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Uğur Dündar, 30 Ağustos Zaferi’nin 101. yılında, Yüksek Divan Kurulumuz tarafından Faruk Ilgaz Tesislerimizde organize edilen etkinlikte bir konuşma yaptı. YDK Başkanımızın konuşması şu şekilde:

“Genç bir Türk subayının 25 Nisan 1915 sabahı Conk Bayırında 57. Piyade Alayına, ‘Ben size taaruzu değil, ölmeyi emrediyorum’ demesiyle başladı her şey. 8 sene sürecek amansız mücadelenin fitili bu sihirli cümleyle ateşlendi. Zira o subay dahili ve harici düşmanlar tarafından başına ve vatanına gelebilecek her türlü musibeti kusursuz ferasetiyle öngörmüş, bunlara karşı tedbirleri daha 34 yaşında cephelerde savaşırken almıştı.

Amerika’nın mandası olmayı düşünenler de vardı, İstanbul’u pazarlayıp paçayı kurtarmak isteyenler de… Ama o yönünü vatanında döndü. Çanakkale’de taaruzu değil, tam bağımsızlık için ölmeyi emreden inancın tezahürleriyiz hepimiz.

Yarbay Mustafa Kemal’in gözlerinde parlayan o inancı saygı ve minnetle selamlıyorum.

İşgal kuvvetlerinin zulmüne karşı Karadeniz’de çıkan ihtiras seslerini bastırmak için görevlendirildiği Samsun’da isyan ateşini harlayan, 19 Mayıs’ta çoban ateşini yakan, Anadolu’yu işgal kuvvetleri için yangın yerine çeviren, boynunda idam fermanıyla genelgeler yayınlayan, kongreler düzenleyen Kuvâ-yi Milliye’yi kuran mavi gözlü Türk devrimcisini selamlıyorum.

Redd-i İlhak Heyet-i Milliyesi üyelerinin hazırladığı bildiriyi, o üyelerden Hukuk Beşer gazetesini Başyazarı Hasan Tahsin’i, işgalcilere sıktığı kurşunları selamlıyorum.

Gördesli Makbule’nin 21 yaşında bayrağın alına karışan kanını, Halide Edib’in kaleminden akan mürekkebi, erkek kılığına girip İnebolu’dan Sakarya’ya cephane taşıyan Halime Çavuş’un şarapnel saplanan bacağını, 12 yaşında silah kuşanan Nezahat onbaşının mübarek avuçlarını selamlıyorum.

Henüz 8 yaşındayken Dumlupınar’da şehit düşen Konya Bozkırlı Ömer oğlu Hüsnü’yü ve yaşıtı Emine’yi selamlıyorum.

Fenerbahçelilerle omuz omuza çarpışırken bedenlerini bu kutsal topraklara siper eden diğer kulüplerimizin şehit sporcularının aziz hatıralarını selamlıyorum.

İngiliz desteğini arkasına alan Yunan ordusuna karşı Kütahya, Eskişehir Muharebelerini kaybetmiş, umudu ve silahı tükenmiş, birlikleri dağılmış İsmet Paşa’nın çadırına girip, ‘Artık her şey bitti Paşam’ sözleriyle karşılaşınca, ‘Bitmedi, asıl şimdi kazandık’ diyen bir dostun tesellisini selamlıyorum.

Ordu’yu vatanın bağrına Sakarya üzerinden Polatlı’ya kadar çekmesini emreden ‘Bırakın gelsinler, onları vatanın harimi ismetinde boğacağım’ diyen o büyük komutanın emsalsiz cesaretini selamlıyorum.

Doktorların istirahat teklifini reddeden, kırık kaburgalarıyla cenk meydanına Başkumandan olarak dönen feragat, cesaret ve dirayeti selamlıyorum.

Orduları Polatlı önündeki cephelerden Türbe Tepe’yi, Mangal Dağı’nı, çal Dağı’nı kaybedince ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla ıslanmadıkça vatan terk olunamaz’ diyen, dünya savaş tarihinin terminolojisini değiştiren muhteşem inancını selamlıyorum.

Vatanın son kurşunu olan topların düşman cephelerini dövmesi için 26 Ağustos’un şafak vaktinde sisin dağılmasını bekleyen, tabakasına uzandıktan sonra baş parmağını dudakları arasına götüren, milletin istikbali için gözünü İzmir’e kadar dalgalanacak sancağa diken, ince uzun bacakları üzerinde adeta bir yay gibi gerilen sarışın bir kurdun vatan aşkını selamlıyorum.

Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu Osman Bey’in mezarından Yunan bayrağını indirip ecdadının mazisiyle beraber istikbalinin de namusunu kurtaran yetim Mustafa Kemal’in yetim bırakmadığı milletimizi selamlıyorum.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve kahraman silah arkadaşlarını selamlıyorum. Aziz vatanın istikbalini sağlayan tüm şehitlerimizi sonsuz minnet ev rahmetle anıyorum. O eşsiz liderin peşini bırakmamış, izinden hiç şaşmamış bir kulübün, Fenerbahçe’nin bir ferdi olarak bugünü idrak etmenin heyecanını ve onurunu yaşıyorum.

Sonsuza dek yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Fenerbahçe…”